E06- Me and Him Part 2- Ben ve O 2. Kısım

Ben ve O 2.Kısım

Yeniden merhaba arkadaşlar. “Ben ve O” adlı hikayenin ikinci kısmıyla karşınızdayım. Birinci kısım nasıldı? Hikayeyi beğendiniz mi? Ya da sizin için faydalı oldu mu ? Şimdi size birinci kısmın kısa bir özetini geçeceğim.
( özet geçmek: give a short summary ) Yani birinci kısımdan kısaca bahsedeceğim. Daha sonrasındaysa bu bölümde, bu kısımda geçen, anlamını bilmediğinizi düşündüğüm kelimeleri açıklayacağım.Çok fazla kelime var. Öyleyse (then) hemen başlayalım.

Bu hikaye bize Emel adında bir kızın hayatını anlatıyor. Emel Suudi Arabistanlı bir kız ve annesi, o çok küçükken ölmüş. Ve bu onu ve babasını çok üzmüş. Emel çok üzülmüş. Bu duruma çok üzüldüğü için evlenmekten korkuyor. Evlenmek istemiyor. Evlenirse annesi gibi öleceğini ve çocuğunu annesiz bırakacağını düşünüyor.Çocuğunu üzmek istemiyor.Bu yüzden evlenmek istemiyor. Evlenip çocuk sahibi olursa annesi gibi öleceğini ve çocuğunu annesiz bırakacağını düşünüyor. Çocuğunu üzmek istemiyor. Bu yüzden evlenmek istemiyor.Dediğim gibi evlenmekten korkuyor.Onunla evlenmek isteyen herkesi reddediyor.

Evet şimdi kelimelere geçebiliriz.

Birinci kelimemiz nişanlanmak kelimesi. (get engaged) Bu bir fiil. Biriyle tanıştınız mesela ve o kişiyle evlenmek istiyorsunuz. Evlenmeden önceki aşamaya “nişanlanmak” deniyor. Yani mesela sevgiliniz var ve ona evlenme teklif ettiniz. Evlenme teklifi nasıl oluyor? “Benimle evlenir misin?” diye o kişiye soruyorsunuz. O da kabul etti ve yüzük taktınız. Yani bir nevi nişanlandınız. Nişanlanmak bu anlama geliyor.

İkinci kelimemiz “şımartmak” kelimesi. (spoil) Mesela bir çocuğunuz var .Onu çok seviyorsunuz. Ve istediği her şeyi yapıyorsunuz. İstediği oyuncakları alıyorsunuz. Nereye gitmek isterse götürüyorsunuz. “Ben bu yemeği yemeyeceğim” diyor, ona onun istediği yemekleri yapıyorsunuz. Böyle yaparak çocuğunuzu şımartıyorsunuz. O da “şımarık” bir çocuk oluyor. yani hiç sizin sözünüzü dinlemiyor. Yaramazlıklar yapıyor vesaire vesiaire. Şımartmak bu anlama geliyor.

Sırdaki deyimimiz ise, “umurunda olmamak“. (not give a damn) Umurunda olmamak yani önem vermemek. Mesela eski sevgilinize “sen artık benim umurumda değilsin” diyebilirsiniz. Yani seni artık önemsemiyorum Sen artık benim için önemli değilsin anlamına geliyor. Sen benim umurumda değilsin. Ya da mesela arkadaşın sana diyor ki “Duydun mu ? Eski sevgilin başka bir kızla görüşmeye başlamış. Kız da çok güzelmiş.”  Sen de diyorsun ki “ Aman (we use this word when we get tired of something) , banane. Umurumda değil.”

Dördüncü kelimemiz “yaşıt” kelimesi. (of the same age) Yaşıt aynı yaşta olan kişilere deniyor. Mesela sen 20 yaşındasın, arkadaşın da 20 yaşında, siz yaşıtsınız. Aynı yaştasınız.

Beşinci kelimemiz “kabus” kelimesi. (nightmare) Gece uyurken mesela rüya (dream) görürüz.Gece uyurken rüya görürü ancak bu rüya  kötüyse, korkunçsa (scary) buna kabus diyoruz. Buna örnek olarak verebileceğimiz cümlelerse şunlar:

Dün gece bir kabus gördüm.

Ya da mesela hayatınız çok kötü. Hayatınızdan nefret ediyorsunuz.Gerçek anlamda değil ama mecaz anlamda şöyle diyorsunuz:

” Bu kötü kabustan artık uyanmak istiyorum.”

Yani artık bitsin. Artık kötü şeyler bitsin, güzel şeyler olsun.

Bir sonraki tabirimizse “çoluk çocuğa karışmak“. (get married and have children) Çoluk çocuğa karışmayı aslında anlamışsınızdır. Mesela çocuk sahibi olan kişiler için kullanıyoruz.Evlenen ve çocukları olan biri için “çoluk çocuğa karıştı” diyebilirsiniz.

Ayrıca” sıkıntıdan patlamak” çok sıkılmak demek.
( be bored to death )

Son olarak “mutluluktan havlara uçmak” çok çok mutlu olmak demek. (
be bursting with happiness/ be in raptures  )

Evet bu kadardı.Hadi artık başlayalım.

Umarım sıkıntıdan patlamazsınız.

BEN VE O / 2.KISIM

Yıllar geçti. Ve aniden (suddenly) küçük kız kardeşim nişanlandı.Şaşırmıştım. Damat adayı her zaman olduğu gibi ilk önce bana gelmemişti, aksine doğrudan (directly) onunla nişanlanmıştı. Kız kardeşimin  mutluluğunu ve neşesini (joy) görüyordum. Gerçekten çok mutluydu. Evdeki herkes onu şımartıyordu.

Ve ben, güzel ben, ailedeki en güzel kız olan ben hiç kimsenin umurunda değildim. İtiraf edeyim. Kıskanmaya ve ondan nefret etmeye başlamıştım. Ama neden  ondan nefret ediyordum ki ? Sonuçta kız kardeşim bana kötü bir şey yapmamıştı.

Bu konuda biraz düşündüm. Ve böyle davranmaktan (act) vazgeçtim. Ama hala evlenmek istemiyordum.

Evlilik hakkındaki bu düşüncemden dolayı (due to/because) hayatımı yaşıtım olan diğer kızlar gibi yaşayamıyordum.

En sonunda küçük kardeşim evlendi. Bir çocuk sahibi oldu. (çocuk sahibi olmak: have a child) Ben ise onun mutluluğunu kızgınlıkla izliyordum. Ama sonuçta o kardeşimdi ve onu seviyordum. Kızgınlığımın sebebi asla onun gibi olamayacağımı bilmemdi.

Günün birinde (one day) babam yanıma geldi. Karşıma geçti ve tereddütle (hesitantly) bana benim için gelen yeni bir adamdan bahsetti.

Şaşırdım. Allah Allah! (heavens! – Allah means God in Turkish. We use this reduplication when we are suprised ) Hala beni hatırlayan birileri vardı. Oysa (though) sonsuza kadar bekar kalacağımı düşünüyordum.Bu otuz iki yaşındaki kızla evlenmek isteyen kişi de kimdi? Herhalde (probably) delinin biriydi.

Merak ettiğim için babama sordum. O da bana onun edepli, (well behaved) düzgün (decent) yaşı yaşıma uygun bir adam olduğunu söyledi. Uygun bir işi de vardı. Deli falan da değildi.

Korkunç bir kabustan uyanmış gibi korkuyla bağırdım:

-Hayır baba, onunla evlenmem! Acıyın bana. (mercy me) Evlenmeyeceğim!

Babam bir anlığına gülümsedi. Yüzündeki büyük mutluluğu gördüm.

Şaşırdım. Olur şey miydi bu? Neden mutlu olmuştu?Resmen evlenmemi istemiyordu. Neden? Çıkarı neydi ki? (benefit)

Beni , kimsenin beni ondan almasını istemeyecek kadar çok mu seviyordu?

Bana mutlulukla şöyle dediğinde bundan emin oldum:

-Seni hak edecek birinin var olduğunu düşünmüyorum Emel. Aynı annen gibisin.

Küçüklüğümden beri bana böyle şeyler derdi. Annem gibi olduğumu sürekli söylerdi. Öyleyse bu kompleksimin sebebi babamdı. Hayır hayır. Beni sevdiğinden yapıyordu. Ve ben de babamı seviyordum zaten.

Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı. ( days passed into weeks, weeks passed into months) Güzelliğim soluyor ve gençliğim sönüyordu. Asla ve asla kimse beni istemeye gelmiyordu.Kimse benimle evlenmek istemiyordu.Küçük kardeşim ise eşiyle ve dört çocuğuyla mutluydu. Diğer kardeşim de evlenmiş ve çoluk çocuğa karışmıştı. Bazı kardeşlerim de okumak için başka yerlere gitmişlerdi. Hatta içlerinden bazıları başka ülkelere gitmişlerdi. Ben ise hala aynıydım. Hala babamın evindeydim. Sıkıntıdan patlıyordum.

Beklemenin acısı beni öldürüyordu. Kardeşlerimin eşleriyle olan mutluluğunu görünce mahvoluyordum. ( mahvolmak: die inside )

Öfkem babama yönelmişti. Şu anki durumumun suçlusu (guilty) oydu. Başıma gelenlerin hepsi onun yüzündendi. Bana gelen adaylardan biriyle bile nişanlanmam için beni ikna etmeye çalışmamıştı. Aksine ben adayları reddettiğimde mutluluktan havalara uçuyordu. Ölene kadar onunla evde kalmamı istiyordu. Ona annemi hatırlatmamı istiyordu. Ben babamın kurbanıydım.

İşte o gün babamı terk etmeye karar verdim. Ona acı çektirmek istiyordum. Evi terk ettim ve yeni evlenmiş olan küçük kardeşimin yanına gittim.Evden hiç çıkmadım. İnsanların dedikodularını (gossip) bile önemsemedim.

İki gün sonra üvey annem gelip eve dönmem için yalvardı (yalvarmak: beg) . Çünkü babam hastalanmıştı. Kesin bir kararla  reddettim. Onu da odadan kovdum. Ve ağlamaya başladım. Benim için artık ne bugün kalmıştı ne yarın ne de dün. Kardeşim de beni babamı ziyaret etmem için ikna etmeye çalıştı. Sadece ziyaret. Ama ısrarla karşı çıktım. Ta ki bu güne kadar.Bugün bütün aile beni ikna etmek için toplandı. Çünkü babam hasta olmuştu, ölüyordu. Babamı bu korkunç halde görünce çok üzüldüm. Ağlamasını duyunca ona doğru gittim. Kalbim küt küt atıyordu. Kendimi ağlayarak babamın kollarının arasına attım. İkimiz de ağlıyorduk.

Başını ellerimin arasına aldım ve kekeledim:

-Baba..

Uzaktan gelen sesini duyuyordum:

-Affet beni Emel…

Yaralı bir sesle cevap verdim.

-Affettim… Affettim seni baba.

Evet arkadaşlar. Hikayenin burada sonuna geldik. Hikayeyi anladınız mı? Anlamadıysanız bir kaç kere daha dinleyebilirsiniz. Hikayeye ilgili yorumlarınızı da bana yazabilirsiniz. Ben kendi yorumumu bir sonraki bölümün başında yapacağım.O zaman kadar kendinize iyi bakın.

4 Comments

Arnoud · 25 February 2021 at 14:43

Merhaba, bir hatta yapmistin. sonraki bolunuzde bu hikayenin baslangicidir. If I wrote it wrong: the beginning of this story is in the headscarf podcast.

Also: “Evlenip çocuk sahibi olursa annesi gibi öleceğini ve çocuğunu ANNESI bırakacağını düşünüyor. ” annesi should be annesiz.

Other than that, I think it’s a really faydali episode, I’m listening to these podcast everyday for hours lately. I really notice I’m starting to hear more and more.

    Arnoud · 25 February 2021 at 15:27

    haha, nevermind.. Just read at the end of this podcast that you would leave a remark at the beginning of the next podcast.. affet beni

    nur · 28 February 2021 at 23:40

    “annesiz ” is a very important detail, teşekkür ederim for letting me know!

JJ · 23 May 2023 at 11:20

bitti mi? sonra ne oldu? kitabı satın almaya çalıştım ama bulamadım

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *