E-09- A story..Two Sisters/ Bir Hikaye..İki Kız Kardeş

İKİ KIZ KARDEŞ

Merhaba arkadaşlar, 9. bölüme hoş geldiniz. Bugün sizinle bir hikaye paylaşacağım. Bu hikayeyi bir edebiyat dergisinde okumuştum. Sizin için hazırlamak istedim. Anlayabilmeniz için hikayeyi kısalttım, basitleştirdim ve zor kelimeleri değiştirdim. Hikayenin adı “İKİ KIZ KARDEŞ” . Yazarı da “Duygu Çayırcıoğlu.”

Bu bölüm size biraz zor gelebilir. O yüzden size bazı tavsiyelerim var. Bilgisayarınızı açın, internet siteme gidin ve bu bölümü aynı anda hem dinleyin hem de okuyun. Bilmediğiniz kelimeler varsa sözlükten anlamlarına bakın.  Ve bu bölümü tekrar tekrar dinleyin. Yürüyüş yaparken dinleyebilirsiniz, temizlik yaparken dinleyebilirsiniz, otobüsteyken dinleyebilirsiniz. Tekrar gerçekten çok önemli. Böyle yaparsanız  bu bölüm sizin için çok faydalı olur.

Bölüme başlamadan önce her zamanki gibi bazı kelimelerin anlamlarını açıklamaya çalışacağım. Dediğim gibi bu bölüm biraz zor olabilir yani bilmediğiniz bir sürü kelime olabilir. Ben sadece birkaç tanesini açıklayacağım. Geri kalanına da size sözlükten bakabilirsiniz.

Birinci kelimemiz “beter” kelimesi. Beter kelimesi yazılış olarak İngilizce’deki better kelimesine çok benziyor ama aynı değil, anlamı aynı değil. İngilizce’deki better kelimesi “daha iyi” demek.   Ama Türkçe’de kullandığımız “beter” kelimesi tam tersine “daha kötü” demek. Nedenini bilmiyorum.Buna nasıl bir örnek verebilirim? Mesela sınav oldunuz ve sınavdan 50 aldınız. Sonra arkadaşınızın yanına gittiniz ve ona şöyle dediniz; “Sınav sonucum çok kötü! 50 almışım.” O da size “benimki daha beter 30 aldım” diyebilir. Yani benimki daha kötü.

“Bunlar güzel günlerimiz, daha beter olacak her şey.” [Full song]

These are our good days, everything is going to be worse

İkinci kelimemiz “beddua” kelimesi.Beddua kelimesi kötü dua demek. Yani biri için dua ediyorsunuz ama kötü bir dua ediyorsunuz . Yani ona kötü bir şeyler olmasını istiyorsunuz. Buna örnek vermek istemiyorum kullanmamanız için ve ben de gerçekten günlük hayatımda kullanmamaya çalışıyorum. O yüzden örnek vermeyeceğim. Çünkü kelimelerin gerçekten bir gücünün olduğuna inanıyorum.

“Ezdiremem sana kendimi, gövdemi yakar giderim.

Beddua etmem, üzülme! Kafama sıkar giderim.” [full song]

I won’t be oppressed by you, I’ll burn my body, and I’ll leave

I won’t be cursing, don’t be upset, I’ll shoot myself in the head, and leave..

Üçüncü kelimemiz “koca” kelimesi.  Koca bir kadının evlendiği adama deniyor. Mesela sen evlenirsem evlendiğim adam senin kocan oluyor. Koca kelimesini sadece erkekler için kullanıyoruz. Kadınlar için ise “karı” kelimesini kullanıyoruz.  Yani o senin kocan oluyor sen de onun karısı oluyorsun. Hatta evlenirken, nikah töreninde şöyle deniyor “Ben de sizi karı-koca ilan ediyorum.”

“Ben de Türk Medeni Kanunu ve Belediye Başkanımızın bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak sizleri karı-koca ilan ediyorum. Tabiiki defteri hanımefendiye veriyorum.” [full video]

Dördüncü kelimemiz ise “kıskanmak” kelimesi. Kıskanmak ne demek ? Mesela ben ve sen arkadaşız. Ve senin çok güzel bir kıyafetin var. Ben o kıyafeti çok beğeniyorum ve benim olmasını istiyorum. Ama o senin kıyafetin. Ben de bunu kıskanıyorum ve mesela senin kıyafetinin üzerine kahve döküyorum, ya da senin kıyafetini kesiyorum. İşte buna kıskanmak deniyor. Ben seni kıskanıyorum. Senin kıyafetini kıskanıyorum. Ben kıskançlık yapıyorum. Ben kıskancım. Kıskanç bir insanım.

“Ver coşkuyu, ver coşkuyu! Kıskananlar çatlasın!

Komşular tempo tutsun, kıskananlar çatlasın!

Kıskananlar çatlasın!” [full song]

“Hit it, hit it! Enviers gonna crack! Neighbors step in time, enviers gonna crack! (haters gonna hate)! Enviers gonna crack!”

Son kelimemize gelecek olursak, son kelimemiz yani beşinci kelimemiz “ceset” kelimesi. Ceset demek insan demek ama ölü bir insan. Yani ölü bir insanın vücuduna ceset deniyor.

“Tırmandım durdum yokuşları, üstümde hep bakışları

Cesedine tükürecek, bu varoşun çocukları.

Savaşmak istediniz, kazandık yarışları.

Alacağız cebinizden kalan o son kuruşları.” [Full song]

I climbed the slopes, their eyes are always on me
Children of this
ghettos will spit on your corpse
You wanted to fight, we won the races
We will take that last penny from your pockets
(trust me, it doesn’t make sense in Turkish, too)

Dediğim gibi çok fazla bilmediğiniz kelime olabilir hepsini açıklayamayacağım. O yüzden fazla uzatmadan bölüme başlayalım. Umarım hoşunuza gider.

İKİ KIZ KARDEŞ

Sabah olmadan bu işi bitirmek için köydeki eve doğru yola çıktım. Etraf çok sessizdi. Cesedi ortadan kaldırmak için aklıma ilk gelen yer bu köy evi olmuştu. Buna ellerimdeki kanı yıkarken karar vermiştim. Köydeki evin bahçesine gömecektim onu.

I headed to the village house to get the job done before dawn. It was so quiet around. This village house was the first place that came to my mind to dispose of the body. I had decided this when I was washing the blood from my hands. I was going to bury him in the yard of the village house.

İzin verin size hikayeyi en baştan anlatayım.  Size Melek’ten, Adem’den, annemle babamdan ve bir de ninemden bahsedeyim. Beş yaşına kadar dünya benim için dönüyor sanırdım. Duvarlar benim fotoğraflarımla doluydu. Sonra bir gün annem ve babam bana hayatımın en kötü haberini verdiler. “Bir kardeşin oldu.” Pembe kıyafetler giymiş olan minik bebeği bana uzattılar.”Öp kardeşini” dediler. Melek hayatımda gördüğüm en güzel şeydi. Güzelliği beni korkutmuştu. O an hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını anlamıştım.

Let me tell you the story from the beginning. Let me tell you about Melek, Adem, my parents and my grandmother.  I thought the world revolved around me untill five. The walls were covered with pictures of me. Then one day my parents gave me the worst news of my life. “You have a sister.” They handed the little baby dressed in pink clothes to me. They said “Kiss your sister”. Melek was the most beautiful thing I have ever seen in my life. Her beauty scared me. That’s when I realized nothing would be the same again.

Bana “Artık kocaman oldun! Ablasın” dediler. Şoktaydım. Dünya artık benim için dönmüyor, Melek için dönüyordu. Günler benim için çok zor geçmeye başladı. Kıskançlık bütün bedenimi ele geçirmişti. Planlar yapmaya başladım fındık kadar aklımla. Bir defasında, o iri gözlerine parmağımı soktum. Başka bir sefer, nefessiz kalması için burnuna leblebi soktum. Kulağına mum akıttım. Yüzüne yastık bastım.Üstüne oturdum. Sokaktan geçen kedinin bokunu mamasına karıştırdım. Rüzgardan hasta olsun diye kapıyı ve pencereyi sonuna kadar açtım. Bana mısın demedi. Annem, babam veya ninem bunları fark ettiklerinde bana kızdılar. “Kardeşini rahat bırak!” dediler. Ağzıma terlikle vurdular.

They said to me, ” You’re a big girl now! You are now an elder.” I was shocked. The world was not revolving around me anymore, it was revolving around Melek. The days started to be very rough for me. Jealousy had taken over my whole body. I started making plans with my nut-sized brain. Once, I put my finger in her big eyes. Another time, I put a roasted chickpea in her nose to leave her breathless. I poured candles in her ear. I put a pillow over her face. I put  the shit of the cat passing in the street in her formula. I opened the door and the window all the way for her to get sick because of the wind. Didn’t bother her. When my mother, father, or grandmother noticed these, they got angry with me and said “Leave your sister alone!” They hit my mouth with slippers.

Melek evin güzel kızıydı, bana da oğlanmışım gibi davrandılar. Evdeki bütün işleri bana yaptırdılar. Gülperi koş iki ekmek al, yerleri temizle Gülperi, kardeşinin altını değiştir Gülperi, ninenin dişlerini bardağa koy, babanın terliklerini getir. On sekiz yaşıma girer girmez elime anahtarı verdiler, eski arabamızla çarşıya pazara her yere beni  gönderdiler. Direksiyonun başında durdukça kadınlıktan uzaklaştım. Kardeşim büyüdükçe güzelleşti, bense kıskançlığımdan mıdır nedir bilinmez çirkinleştim. O bir hanımefendi gibiydi, bense bir oğlan çocuğu!

Melek was the beautiful girl of the house, and they treated me like I was a boy. They made me do all the work at home. “Run Gülperi, buy two breads, clean the floors Gülperi, change the diaper of your sister Gülperi, put the grandmother’s teeth in the glass, bring your father’s slippers.” As soon as I was eighteen, they handed me the key and sent me to shopping everywhere with our old car. As I stood behind the wheel, I moved away from femininity. My sister got more beautiful as she grew up, and perhaps because of my jealousy I got uglier. She was like a lady, and I was like a tomboy!

İyice büyüdük. Mahallenin en yakışıklıları, en zenginleri onu istedi; o ise okumayı tercih etti. Beni sadece ilkokula kadar okutan ailem “Hemen!” dediler.”Melek’imizi okutalım.” Yemeklerin etini sebzesini seçip ona yedirdiler, bana suyunu içirdiler. Yediği bir yemiş acı veya ekşi çıktığında “Ver, ablan yesin” dediler. Melek de şımardıkça şımardı, ben ezildikçe ezildim. Beddualar ettim arkasından, tesir etmedi, işe yaramadı. Son çare büyülere, muskalara sarıldım. O da işe yaramadı. Ne istediyse oldu. Her şeyi aldı.

We’ve grown up. The most handsome and richest people in the neighborhood wanted her; she chose to study. My parents, who sent me to school until elementary, said “Immediately!” “Let’s send our Melek to college.” They chose the meat and vegetables of the dishes to fed her and they made me drink the gravy of it. They said “Give that to your older sister to eat ” when dried fruits and nuts that she eats are sour or bitter.Melek was so spoiled and I was walked on. I cursed at her, it failed, it didn’t work. As a last resort, I hugged spells and amulets. They didn’t work either. She got everything she wanted. She took everything.

25 yıllık ömrümün 20 yılı Melek’i kıskanmakla geçti. Kıskanmak zor iş. Sadece yaşayan bilir zorluğunu. Baktım artık yapamıyorum, yüreğim daha fazla dayanmıyor, evden ayrılmaya kadar verdim. Pes ettim yani. Tabi öyle hemençekip gidemedim. Bir koca bulmalıydım önce. Ben koca ararken Adem çıkıp geldi. Adem’i ilk görüp seven bendim. Tahmin edersiniz ki o da Melek’in oldu.

20 years of my 25 years of life have passed with me being jealous of Melek. Jealousy is though.Only one who goes through it, knows its  difficulty. I realized I couldn’t do it anymore, my heart couldn’t take anymore, I decided to leave the house. I mean I gave up. Of course, I could not just go away. I had to find a husband first. While I was looking for a husband, Adem came. I was the first to see and love him. As you guessed, Melek had him, too.

Arabayla yukarı çıktıkça camdan içeri dolan köy havası üzerimdeki kan kokusunu dağıtıyordu.

Eve vardığımda benden çaldıkları çocukluğum geldi gözlerimin önüne. Melek’i kucağıma verdikleri o gün geldi. Hemen arabadan indim. Bagajı açtım. Adem’in cansız bedenine baktım. Akan kan bagaja dolmasın diye kilerden aldığım bir çuvalı geçirmiştim kafasına.

As I went up by the car, the air of village coming through the window has weakened the scent of blood on me.

I remembered the day they put Melek in my arms. I got out of the car immediately. I opened the trunk. I looked at the lifeless body of Adem. I had put a sack on the head that I took from the cellar so that the blood was not filled into the trunk.

Birbirleri için delirdiklerini, evleneceklerini duyurmuşlardı.Bir kaç gün hastayım diye yalan söyleyip odama kapandım. Sonra şeytanla kafa kafaya verdim. Şeytan benden daha öfkeliydi. Mantıklı olmalıydık. Şeytan çok acımasızdı, bense ona göre daha merhametli. Sonunda bir orta yol bulduk. Yine de şeytan bana fısıldadı.”Asıl kurtulman gereken kız kardeşin!” dedi. Bense “Hayır!” dedim. “Ona bu kadarı yeter. Bu onun için ölümden de beter.”

They had announced that they were crazy for each other and they were getting married.I lied and said I am sick for a few days and didn’t leave my my room. Then Satan and I  put our heads together. Satan was more furious than I was. We had to be rational. Satan was very cruel, and I was more merciful than him. We finally found a middle ground. Satan whispered to me though and said “Your sister is the one that you should get rid of!” I said, “No!” “That’s enough for her. That’s worse than death for her.”

Her şeyi aldığı gibi Adem’i de almıştı Melek.  Bu kavgayı kim başlatmıştı? Melek mi yoksa ben mi? Yoksa annem ve babam mı? Bilmiyorum. Zaten artık bunların hiçbir önemi yoktu. 

Bir gün annemle babam evde yokken Melek’i görmeye gelmişti Adem. Bilmiyordu ki evde bir tek ben varım. Aldım bunu içeriye.”Git bak” dedim. “Sevgilin seni mutfakta bekliyor.” Önce tavayı geçirdim kafasına. Sonra da kafasını mermere vura vura akıttım kanını. Bilerek oraya akıttım ki temizlemesi kolay olsun. Bir saat içinde tertemiz yaptım mutfağı.  Sonra bunun arabasını aldığım gibi köy evine gittim.

Melek had taken Adem like she took everything else. Who started this fight? Melek or me? Or my parents? I do not know. Anyway, it didn’t matter anymore.

One day Adem came to see Melek when my parents were not at home. He didn’t know that I was the only one in the house. I let him in and I said “Go and look”. “Your girlfriend is waiting for you in the kitchen.” First I smashed the pan on his head. Then I poured his blood  by beating his head against the marble. I did it on purpose so it could be easy for me to clean up. I made the kitchen clean in an hour. Then I took his car and went to the village house.

Önce kazma küreği indirdim arabadan, sonra da cesedi. Çok ağırdı. Evin arka bahçesine kadar sürükledim onu. En uygun yeri bulup kazmaya başladım. Kazdıkça rahatladım. Öfkem azaldı. Sonra Adem’i kazdığım çukura yuvarladım. Ardından hızlı hızlı üzerine toprak attım. Saatlerce uğraşıp açtığım çukur dakikalar içinde kapandı. İşim bitince bindim arabaya, çıktım yola. Hayatımda ilk defa kendimi Melek’ten daha üstün hissettim. Melek’e karşı ilk zaferimdi bu. Onun o hiçbir şeyden habersiz güzel suratını görmek ve Adem’in ona bir daha geri dönmeyeceğini bilmenin huzuruyla banyo yapmak istiyordum.

First I dropped the shovels and picks from the car, and then the corpse. It was very heavy. I dragged him to the backyard of the house. I found the best place and started digging. I was relieved as I dig. My anger decreased. Then I rolled Adem into the pit I dug. Then I threw dirt on it quickly. The pit that I have been working on for hours has filled up within minutes. When I was done, I got in the car, got off the road. It was the first time in my life that I felt superior to Melek. This was my first victory over Melek. I wanted to see her beautiful face unaware of anything and take a bath with the peace of mind that Adem would never return to her.

Eve girdiğimde herkes uyuyordu. Çıkıp Melek’in odasına baktım. Melekler gibi uyuyordu.Çok masum görünüyordu. Muhtemelen rüyasında Adem’i görüyordu. Zaten bundan sonra ancak rüyasında görürdü onu.

Düğünü de rüyasında yaparlardı artık. Banyoya girdim ve sıcak bir duş aldım. Sonra mutfağa gidip mükemmel bir kahvaltı hazırladım.Çay demledim.

Everyone was asleep when I entered home. I went upstairs and checked Melek’s room. She was sleeping like an angel 🙂 . She looked very innocent. She was probably seeing Adem in his dream. She would only see him in her dreams from now on.They would have the wedding in her dreams. I entered the bathroom and took a hot shower. Then I went to the kitchen and prepared a wonderful breakfast.

Evdekiler mutfaktan gelen mis kokuları alıp birer birer geldiler. “Hayırdır?” dediler.”İçimden geldi.” dedim. “Melek’e, biricik kız kardeşime düğününden önce şöyle güzel bir pazar kahvaltısı hazırlayayım istedim.” Gülümsedim. Işıldayan mermer tezgaha baktım.

My family who took the nice smells from the kitchen   came one by one. They said, “What’s going on?” I said “Just felt like it.” I said. “I wanted to cook a nice Sunday breakfast  for Melek,my one and only sister before the wedding.” I smiled.I looked at the shining marble counter.

Results

Tebrikler! Başarılarının devamını dilerim!

Biraz daha çalışmalısın 🙁

#1 “Gömmek” ne demek?

#2 Aşağıdakilerden hangisi “terlik”tir?

#3 Gülperi neden Adem’i öldürdü?

#4 Aşağıdakilerden hangisi Gülperi’nin özelliklerindendir?

#5 Gülperi evden ayrılmak istiyordu. Ama önce ne yapması gerekiyordu?

#6 Aşağıdakilerden hangisi “ağır”dır?

#7 Şeytan Gülperi’ye ne söyledi?

finish

13 Comments

Mathias Faltin Arntsen · 3 March 2020 at 20:53

Ne berbat bir hikaye! Ama paylaştığın için çok teşekkür ederim. Gerçekten bu podcast ve web sitesi bana çok yardım ediyor. Güzelce anlatıyorsun ve müzik kulağa hoş geliyor. Transkriptleri okudum ve podcastleri birçok kez dinledim. Yeniden çok teşekkürler!

    nur · 5 March 2020 at 17:44

    Merhaba Mathias! Yorumun için teşekkürler. Hikayeyi beğenmemene üzüldüm. Sen ne tarz hikayelerden hoşlanıyorsun? Benimle paylaşırsan ilerki bölümlerde önerini dikkate alabilirim. Bu arada Türkçen çok iyi. Çalışmaya devam! 💪

Ahmad · 20 March 2020 at 20:50

Güzel ve çok faydalı bir hikaye, muazzam çaba yaptiğin için çok teşekkür ederim , ben her gün senin podcastine dinliyorum, bana çok fayda geliyor 🙂

    nur · 21 March 2020 at 14:14

    Çok teşekkür ederim 🙂

Virginia · 28 April 2020 at 21:30

Podcastlar için çok tessekür ederim – çok faydalı olur. Bir soru soracaktım: bu podcast’ın baslayanan müziği hangi şarkıdan? Çok hosuma gidiyor 🙂

Jan · 28 May 2020 at 23:34

Benim için bu podcast kolay değıldi. Onu çok defa dinledim. Sonunda tüm hikayeyi traskripsyon yardımıyla anladım. Podcast’i çok beğeniyorum ama bu bölümün en iyi bence. Sonraki bölümünüz istekli bekliyorum.

    Nadezhda Korotaeva · 23 October 2020 at 01:35

    Süpersin! Çok faydalı ve çeviriyle daha uygun oldu! Çok teşekkür ederim! Yeni bölümleri bekliyorum!

Neal · 23 December 2020 at 00:21

Kısaca beter ve beddua kelimeleri hakkında izninle yorum yaparım: her ikisinin ortak bir öğesi var, bu farsça kelimesi bed (ingilizcenin bad kelimesiyle aynı). Yani beter, aslında ‘bed-ter’ (“daha kötü”) olarak, beddua kelimesi ise aynı şekilde açıklanır.

    Paolo · 3 February 2021 at 15:06

    Wow, şaşırdım! Bunu (bed-ter) düşünmemiştim.

Paolo · 3 February 2021 at 15:03

Çok teşşekkür ederim! Bu podcast ve bu transkriptler bana ne kadar faydalı olduğunu anlatamam. Gerçekten! Ve burada yazan ziyaretçilerin yorumlarını okumak bile gerçekten faydalı oluyor. Anlattığın hikaye çok şaşırtıcıydı, şöyle bir sonunu beklemiyordum. Ama benim ilgimi çok çekti, beni daha fazla kitap okumak için motive ediyor. Umarım bu tarzı bölümleri üretmeyi bırakmayacaksın!
Grazie mille!

Arnoud Hoorn · 17 February 2021 at 20:14

Bu siteyi bugun buldum, ama tekrar terkar doneyecegim! Cok faydaliydi (bu keliminin anlamini transkriptlerden ogrendim haha). Cok tessekur ederim butun calisman icin.

PS Yanlis harflarinin kullandigimi icin affedersiniz, bilgisayarim uretememem

zaid roth · 8 January 2023 at 20:43

your stories are very good, i bought ur other podcasts as well, they are super!

Waseem Dabbas · 14 June 2023 at 01:07

Thank you very much for your tutorials.
One thing that I would like to mensions, when listening in Spotify, a transcript for this episode link is not working, please check and correct.
Thank you

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *